AYTO 18. Meslek Komitesi Başkanı Yavaşoğlu “Eski dost düşman olmaz” dedi.
12.09.2014
Aydın Ticaret Odası’nda altın bankacılığı konusunda bir basın toplantısı düzenlendi. Aydın Ticaret Odası Meclis Salonunda düzenlenen basın toplantısına Meclis Başkanı Abdullah Sefa Yüksel, Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ülken, Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kemal Yüce, 18. Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Yavaşoğlu, komite üyeleri , Sarraflar ve Kuyumcular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bedri Tufan ve yönetim kurulu üyeleri katıldı.
Aydın Ticaret Odası kuyumculuk ve sarraflık sektöründen kayıtlı üyelerin dahil olduğu 18. Meslek komitesi adına Komite Başkanı Mehmet Yavaşoğlu yaptığı açıklamada bankaların altın alıp-satmaya başlamasından bu yana maddi ve manevi yönden kuyumcuların sıkıntıya girdiğini söyledi.
Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Aydın Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan komitelerin Aydın Ticaret Odası’nın mutfağı olduğunu ifade ederek üyelerin sektörel problemlerinin arkasında olduklarını katılımcılık esasına dayalı olarak üyeleri dinlediklerini ifade etti.
18. Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Yavaşoğlu ise yaptığı açıklamada birkaç yıl önce Bankacılık Düzenleme ve denetleme Kurulu tarafından “Altın Hesabı” açma yetkisinin verilmesi ve ardından fiziki altın alımı ve nihayet ziynet ve gram altın satış yetkisi verme girişimleri ülkemiz kuyumcularını maddi ve manevi yönden birçok sıkıntıya sebep olan bir durum yarattığını ifade etti.
Bankaların altın alımı satımı konusunda kısır tartışmalara girmek yerine tüketiciyi bilinçlendirmenin daha doğru olduğunu ifade eden Yavaşoğlu; “Türk halkının geleneksel yatırım aracı olan ve “yastık altı” olarak isimlendirilen altın birikiminin, halkın çalınma veya kaybetme korkuları körüklenerek bankalar aracılığıyla ekonomiye kazandırılması çabalarının olumlu veya olumsuz sonuçlarını son birkaç yıllık süreçte hep birlikte yaşadık ve yaşıyoruz. Öncelikle belirtmeliyim ki vatandaşın elindeki, başka bir deyişle yastık altındaki altının bankada bir altın hesabı açmak üzere elden çıkarılmasında vatandaşa ekstra bir avantaj getirmediği, tam tersine gece-gündüz, hafta sonu, resmi tatil günlerinde altın hesabını nakde dönüştürmekte yaşanan zorluklara karşı fiziki altının elden çıkarma kolaylığı tecrübelerle kanıtlanmış bir durumdur. Vatandaşların ellerindeki nakit parayla bir altın hesabı açtırmaları tamamen onların tasarrufunda olan bir durumdur. Bu durumda bile vatandaşların birkaç kuyumcuya danışarak kazanç-kayıp hesaplarını iyi yapıp sonrasında bir karar vermelerini önemle tavsiye ediyoruz. “ dedi.
Vatandaşların ellerindeki nakit parayla altın hesabı açtırmasının tamamen kendisinin tasarrufu olduğunu söyleyen Yavaşoğlu şöyle devam etti: “Bu durumda bile vatandaşların birkaç kuyumcuya danışarak kazanç-kayıp hesaplarını iyi yapıp sonrasında karar vermelerini önemle tavsiye ediyoruz. Kıyıda köşede biriktirdiği 10-15 ziynet altını ile bankada gram altın hesabı açtırmanın aslında kazançlı bir yol olmadığı ve doyurucu maddi bir getiride sağlamadığı düşüncesindeyiz. Ayrıca altın hesabı sahiplerinin hesaplarını kapatırken veya ihtiyaçları kadarını paraya çevirirken bankanın uyguladığı Merkez Bankası fiyatının üzerinde bir pazarlık hakkı ve şansı olmamaktadır. Oysa, satacağı altını elinde olan bir müşteri, birkaç kuyumcu dolaşarak küçük de olsa bir pazarlık yapma şansına sahip olmaktadır. Biz kuyumcular tüm bu durumları altın müşterilerimizle konuşup, aydınlatıyoruz. Gerektiğinde bir nevi yatırım danışmanlığı da yapıyoruz”
Müşterilerinin bir çoğuyla geçmişe dönük dostlukları ve sırdaşlıkları olduğunu ifade eden Yavaşoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Eski dost düşman olmaz. Bankaların hemen her devirde ekonomi, siyasal ve sosyal çevrelerde sahip oldukları büyük ve tartışılmaz lobi güçleri biz kuyumcuların elini-kolunu bağlamaktadır. Türkiye çapında 20 bin kuyumcunun imalat-pazarlama-satış ağlarıyla birlikte, oluşturduğu istihdam ve parasal değerin ülke ekonomisi içindeki ağırlık ve önemi görmezden gelinmektedir. Biz kuyumcular olarak bankacılık sektörüyle bir kör döğüş içime girmek yerine, ülkemiz altın sektörünün karşı karşıya bulunduğu ekonomik gerçeklerden yola çıkarak ortak bir çözüm ve çıkış yolu bulmak çabasına yoğunlaşmanın daha doğru bir yol olacağı kanaatini taşıyoruz”