- Üye Girişi
Sanayide hammadde temininde yaşanan sorunun üretimin düşmesinde önemli bir rol oynadığını belirten Aydın Ticaret Odası Meclis Başkanı Coşkun CERİT açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
Yaklaşık iki yıl önce başlayan ve tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan pandemi sürecinde üretim tesislerinin kapasiteleri %50’den fazla gerilemiş, bazılarında ise üretim tamamen durma noktasına gelmiştir. Bu daralma sonucu hammadde temininde ciddi aksamalar olmuş, bu aksamaların üzerine lojistikten kaynaklı sorunlar eklenince sanayi tesislerimiz de sıkıntıya düşmüş ve üretim yapamaz hale gelmiştir.
Girdi maliyeti kaynaklı enflasyonu en yakından sanayici hissetmektedir. Tüm dünyada artmaya başlayan ve yüksek seyreden emtia fiyatlarının yanı sıra Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı neticesinde üretici fiyat endeksi %80’e ulaşmış durumda. ÜFE ile TÜFE arasındaki makas üretici aleyhine açılmakta olup geldiğimiz noktada aradaki makas yüzde %40’ı geçmiş durumda. Sanayici ise bu enflasyon yükü altında her geçen gün erimekte ve kar marjları aşırı derecede düşmekte. Sanayi bu kadar zor durumda iken bir de enerji maliyetlerinin bir anda ikiye katlanmış olması durumu içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Bir an önce girdi maliyetlerinin kontrol altına alınması ve sanayicimizin önünü görmesinin sağlanması gerekmektedir.
CERİT: “EKONOMİ POLİTİKALARININ ÖNCELİĞİ, ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİN SAĞLANMASI, ENFLASYONUN DÜŞÜRÜLEREK MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERDE STABİLİTENİN SAĞLANMASI OLMALIDIR”
Döviz kurunun sert bir şekilde hareketlilik göstermesi sonucu üretim yapmak son derece zorlaşmış, hal böyle olunca kurda yaşanan oynamalar sanayicinin fiyatlandırma yapmasını zorlaştırdığı gibi tüketici enflasyonunu da tetikleyen önemli bir etken olmuştur. Bu sebeple kurları kontrol altına alacak uygulamaların bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Bunca olumsuzluğun üstüne bir de enerji maliyetlerindeki ani ve hızlı artışlar, gün geçtikçe işletme sermayesi ihtiyacı artışı ile birleşince sanayicileri ve üreticileri zorlamaktadır. Finansmana erişimin zorlaştığı, kredi faizlerinin, işçilik ve her türlü girdi fiyatlarının yükseldiği bu dönemde işletme sermayesi ihtiyacı borçluluğu artırmakta; artan maliyetler işletmelerin rekabet gücünü de olumsuz etkilemektedir. Günübirlik değişen maliyetler, girdi tedariğinde yaşanan problemler, lojistik sorunları, mevcut ve hedef pazarlardaki dalgalanmalar içerideki yüksek enflasyonla birleşince üreticiler için ciddi bir öngörülebilirlik sorunu oluşturmaktadır. Böyle bir ortamda üretime devam edebilmek, hele ki planlanan yeni yatırımların peşinden koşturmak kolay değildir. Sanayicilerimizin ve diğer üreticilerin planlama ve projeksiyon yapabilmelerinin önündeki en büyük iki engel yüksek üretici enflasyonu ile belirsizliktir. Ekonomi politikalarının önceliği, öngörülebilirliğin sağlanması, enflasyonun düşürülerek makroekonomik göstergelerde stabilitenin sağlanması olmalıdır. Sonuç olarak üretimin sürekliliğinin sağlanması için yukarıdaki özetle ifade ettiğim konuların ivedilikle ele alınması ve çözüme kavuşturulması gerekmektedir.