HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE HEM ÜRETİCİ HEM DE TÜKETİCİYİ KORUYACAK HAMLELER GEREKMEKTEDİR 04.03.2022

Hayvancılık sektöründe yaşanan zorluklar ve çözüm önerilerine değinen Aydın Ticaret Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Sertuğ YAKAN açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

​Tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan pandemi dönemi tarım ve hayvancılığın nasıl stratejik bir sektör olduğunu gördüğümüz bir dönem oldu. Salgın süresince yaşanan karantinalar ve kısıtlamalar, ülkelerin tarım ve gıda alanlarından kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme konusunda farklı politikalara yönelmelerine neden oldu. Karantina ve kısıtlamayı ise ekonomik güçlükler izledi. Bugün tedbir almazsak, ucuz diye her şeyi ithal etmeye kalkarsak, en temel beslenme ürünlerimizde bile dışa bağımlı hale geliriz ve bu güvenliğimizi de tehlikeye düşürür. Hayvancılık sektöründe ekonomik güçlüklerden dolayı üretim ve satış kapasitesi düşen veya kapatılan tesisler de üretim sürecini olumsuz bir şekilde etkileyen örnekler arasında yer alıyor. Türkiye'de şuan besi çiftlikleri ortalama yüzde 25-30 kapasite ile çalışıyor. İşletme sahipleri kapasiteleri düştüğü için işçileri de çıkarmak zorunda kalıyor. İşletmeler gitgide küçülüyor. Mevcut şartlar düzelmediği takdirde önümüzdeki dönemde kırmızı et tarafında arz sıkıntısı yaşanabilecek. Bugünlerde hayvancılıkla uğraşanlar deyim yerindeyse ayakta kalma mücadelesi veriyor. Tüm bunların sonucunda ürün fiyatlarında meydana gelen artışlar tüketicilere de yansıyor.

Üreticilerin ana hammadde ve girdilerindeki fiyat artışı sektördeki üreticileri ve dolayısıyla tüketicileri de olumsuz etkiliyor Hayvancılık sektörünün ana girdi maliyetleri ise yemler.

Yem fiyatları son 1 yılda neredeyse yüzde 150 seviyesinde arttı. Ama aynı dönemde hayvancılık yapanların ürettikleri ürünlerin satış fiyatları bu oranlarda artmadı.

Uluslararası kabul gören süt yem paritesine göre yetiştirici 1 litre süt sattığında bununla 1,5 kg yem alabilmeli ama ülkemizin şuanki koşullarında bunun çok uzağında olduğumuz açıkça ortadadır.

Arz tarafındaki açık ve stoklardaki yetersizlik, sektörü hem spekülatif hem de manipülatif hareketlere daha açık hale getiriyor.

Maliyet ve satış fiyatları arasındaki dengesizliğe bir de piyasalardaki istikrarsızlık eklenince onarılması zor tahribatlar yaratıyor sektörde.

YAKAN: “HAYVANCILIKTA TEŞVİK SİSTEMLERİ GETİRİLMELİ, ÜRETİCİ MAALİYETLERİNİ DÜŞÜREREK SEKTÖR İTHALATA BAĞIMLI HALE GELMEKTEN KURTARILMALIDIR.

Üretici-Sanayici entegrasyonu ile sözleşmeli hayvancılık modeli ve Organize Hayvancılık Bölgeleri teşvik edilmelidir. 

Hayvancılık sektörü tarımsal üretimin ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü hayvansal üretim bitkisel tarımdan elde edilen ürünlerle yapılabilmektedir. Ülkemizde yıllar geçtikçe bitkisel üretim azalmakta dolayısıyla ithalata yönelmek durumunda kalmaktayız. Bunun da sektöre ciddi bir maliyet artışı olarak yansıdığını söyleyebiliriz.

Türk çiftçisinin ve hayvancılık sektörünün ayakta kalabilmesi kısa vadede mevcut devlet desteklerinin arttırılmasıyla mümkündür. Ama gerçek teşvik hayvansal üretimi karlı kılacak ekonomik ortamı sağlamaktır.

Sektörün geneli küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Bu işletmeler bilgi, teknoloji, örgütlenme gibi konularda teşvik edilmelidir. 

Ülkemizdeki atıl durumdaki meralar ıslah edilip sektöre kazandırılmalıdır. Sonuç olarak şu kritik zamanlarda hayvansal ve bitkisel üretimin ülkenin birinci sırasına koyulup gerekli tedbirlerin alınması kaçınılmaz hale gelmiştir.